estambul tours ve allah bilgileri
evet sizlere ern güzel bilgileri yazan estambul tours diyorki Bu uyku ailesi ile olan uykudur. Bu hadîsle Peygamber (aleyhısselâm)\n uykusunun sırf kendisine uyku geldiğinden dolayı olduğuna delil olmaz.(, linkli, peygamberin o abdcsii ailesine lemas elliğinden dolayı veyahut, ha>ka hır sebebden abdesiinin ho/ıılmasından dolayı almışlır. Peygamber (alcyhısselâm)\\\ abdcsi alması, nasıl zikredilen sebeblerden bin olmaz ki, thn Abha\ (radıyallahıı anhuma)’\n\\ rivayet edilen hadîs-i şerifin sonunda şöyle buyuruluyor; Sonra Peygamber (aleyhısselâm) uyudu. Ta ki nefe.sinin sesini işıilim; sonra namaz kılınmaya başlandı. Peygamber (aleyhisselâm), abdesı almadan namaz kıldı,Rivayet edilir ki: Peygamber (aleylusselûm)c uykuda iken bile vahiy geldiği itin O’ıııın kalbı uyumazdı. Vadi kıssasında olan husus, güneşi görme netieesi gözlerinin uyumasından başka bir şey değildir. Rcsûlul-lah (sallallalnı aleyhi re selleın/:
"Allah ruhlanmı/ı kahzelli. Kğrr Allah dilemiş olsaydı, bu andan başka bir zamanda rtıhlarımı/ı bize reddederdi." buyurmuştur.
Soru: Eğer Peygamber (aleyhısselâm)ın, uykuya dalmak âdeti olmuş olsaydı, Bilal Habeşi'ye:
"Sabahı bize ktırıı" demezdi.
Cevap: Peygamber (aleyhisselûm)\n, sabah namazı için, karanlıkta kalkmak âdeti idi. .Sabah namazının dk vaktine riayet etmek ısc, uykuda olan kimse için mümkün değildir. Çünkü zahiri olan ve zahiri aza-larla elde edilen bir iştir. Binaenaleyh bunu bildiğinden sabah namazının ilk vaktine riayet etmek için işi Hılal’e havale etti. Nitekim, uykudan başka bir iş için meşgul olması böyledir.
Soru; Peygamber laleylusselâmhn:
"Ben unullıını" sözünün söylenmesini menetmesinin mânâsı nedir ki, kendisi bizzat “Gerçekten ben, siz ıınııllugunıız gibi unuturum. Ben unuttuğum zaman bana hatırlatın.“ bııyurmuştur.
Diğer bir hadîste de,
"Bana şu, şu âyetleri halırlallı ki, ben onları unutmuştum.*' buyurdu.
Cevap: Bu ları/larm arasında uyuşmazlık yoktur. Peygamber (aley-lusselâmfın:
"Ben falan âyeti unuttum.’’ denmesini yasaklaması Kur'ân’dan hıfzı kaldırılanın üzerine hanıledilmiştir.
Yani bundaki ııııııiıııak. peygamberin kendisinden olmamıştır. Fakat Allah onu. unutmaya peygamberi tneebur kılmıştır. Dilediğini yok etmek, dilediğini tesbit etmek için Allah kuldan olan sehve ve gafleti ona hatırlatırsa kulun ona unutturdu demesi sahih olur.
Denilir ki, peygamberin uııutmayı Allah’a ısnad çimesi, fiili yaratıcısına izafe etmek baktmıtıdan güzel bir yol olduğu içindir. Kendisine is-nadelme.si ise kulun oıuı kesbetmesi bakımından eâizolması
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)\u bu âyetlerden duMirduj., IHI dıı;>urmesı, tebliğ etmesi cmrolmuluğu.ıiı tebliğ ettikten sonraıst^j eâi?dir. Sonra onu untmeti laıalmdun veya kendi nefsinden bı//aıhj, tırlar. Aneak Ailalı’m, luikmunu kaldırmasını ve kalblcrden silmen^ vc hatırlanmasının terkini mıırad buyurduğu hariç. Peygamber aleyhi ve scllem}\n böyle (yani tebliğden sonra silinmesi gerekeniıv kere unutması caizdir. Ve Allalıil Teâlâ’mn peygambere, âyettenit^ liğden önce, nazmı boz.mayanı, hükmü karıştırmayanı vc lıaberchzl; geinmeycni unutturması eâi/dir. Sonra Allah o âyeti peygamberehj. ı tırlatır. AllahU Teâlâ’nın kitabını koruduğu ve peygamberineleblıirs teklif ettiği için peygamberin âyeti devamlı unutması musichıldır.
PKYGAMBKRI KR İÇİN KÜÇÜK GÜNAHLARI CÂİZ CÖRh BİUİİNLRRİN SÖZLKRİNİ RRD EI MKK VK BU HISIS7A GETİRDİKLKRİ DELİLLKRİ LLEŞTİRMKK
Bil ki (ey okuyucu) fukaha vc muhaddislerden peygamberler hakkın da küçük günahların câiz. olması görüşünde bulunanlar vc bu konui mütekellimlerden onlara uyanlar, bunlar görüşlerine Kur’ân’ınvehr dîsin birçok zahirleriyle delil getirdiler. Eğer bunlar Kıır'âıı vehadisk rin zahirlerine riayet ettilerse (ki birçoğuna riayet cimeşip in# bulundular) bu görüşleri onları peygamberler hakkında buyuk günah ların da câiz olmasını söylemeye, icma-ı ümmeti bir tarafa iimc)tR bir MüslUmanm söylemeyeceği sözü söylemeye götıırur. Nasıloluyordı peygamberler hakkında küçük günahları câiz görüyorlar ki. bu hususi [ delil olarak ileri sürdüklerinin tümü, mufessirlcrin mânâlarındaıhtih ettikleri ve mânâlarının birçok ihtimaller iktiza ettiği delillerdir. Bu ruıda (sahabe ve tâbiinden) selefin, onların ileri sürdükleri bugörûslr hilâfına birçok söz ve görüşler varid olmuştur. Bunların sözleriıcmaB sabesindc olmayıp delil getirdikleri hususlarda selef-i salibininıhıılafk rı olduğuna ve aklî delillerde bunların söz vc görüşlerinin hata olup haslı görüşlerin doğru olduğunu isbat ettiğine göre, bunların hat.alıgöıûsk rini terkedip, doğru olanları almak vacip olur. İşle biz bu delilimİKt lemeyc başlıyoruz inşallah. Delillerden bir kısmı Allahu Tcâlâ’u Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellenıjc buyurduğu şu âyelkri
“Öyle ki (bu yüzden) Allah, senin geçmiş ve gelecek günahınıb«ş layıp üzerindeki nimetini, (dinin yücelmesini) tamamlayacakvesniifr doğru bir yolda sahil kılacaktır" (528).
“Şimdi (ey Rcsıılüm), şunu bil ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh
lıır. Hir ile uıınahıını ve mn'min erkeklerle mii'min kadınlanı mag-fire! dile. Allah dola$li};ıııı/ >eri de bilir, dııraeaKinı/ veri de...’* (529).
"Senden (pcyı;anıhcıliğm a^ıı) >nkunu hafirielip kaldırmadık mı? Öyle ki (o yuk) sırlını valırdalıp hııkmuşlu" (53U).
"K> l’eynaınher, Allah seni affetsin. (Eğer senden gıınah sadır olsaydı) yıı doğru söyleyenler sana belli oluncaya ve sen yalancıları bilinceye kadar, neden heklemeyip onlara i/in verdin? (Bekleyip dc. özründe sadık olanlarla yalancı bulunanları hileydin) (531).
“Eğer Allab'dan hir yazı (kader) geçmiş olmasaydı, aldığınız fidyeden dolayı mutlaka size htıyıık hir azab dokunurdu" (532).
"Hoşlanmadı vc y uzunu çevirdi, kendisine o âmâ geldi diye..." (533).
(Delil getirdikleri diğer âyetler ise) Allahu Teâlâ'nın Peygamberimize diğer peygamberlerin durumlarım anlatan âyetlerdir. Nitekim Allahü Te-âlâ buyuruyor;
“.....Âdem Rabbine âsî oldu da şaşırdı" (534).
"Fakat (Allah) onlara (Âdem ile Havva'ya) her şeyi lam bir çocuk verince (uttular, çocuğun ismi üzerine Allah'a birtakım ortaklar koşmaya haşladılar".
"Âdem vc Havva: "— Ey Rabbimiz, kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamel etmezsen, muhakkak ziyan edenlerden uluruz" dediler" (535).
Ccnab-ı Hak Yunus (aleyhisselûm) hakkında şöyle buyurdu;
"..... (Yuiulduğu balığın karnındaki) karanlıklar içinde: "— Sen-
den başka hiçbir ilâh yoktur, seni bülün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçeklen ben, haksızlık edenlerden oldum." diye dua etmişti" (536).
Allah (celle celâlühu} Yunus faleyhisselâmj hakkında böyle zikrettiği gibi Davud (aleylusselâm) hakkında da buyuruyor ki:
".....Davud sanmıştı ki, kendisine sırf hir imtihan açlık. Hemen Kah-
bine istiğfar elli, secdeye kapandı ve levhe ile Allah'a yöneldi. Biz de onun bu halasını bağışladık. Gerçeklen onun, bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir âkibeli vardır" (537).
(529) MuhammeıJ Sûresi, ûyci IV (510) Inşır.flı Sûresi, Avcı: 2 3 (ŞM) tesbe Sûresi, Avcı 41 (5)2)tııfAI Sûresi, Ayci: 6H (511) Abese Sûresi, âvel: 1 2 (<U) lA HA Sûresi. Avcı I2İ (5.15) A'r.ıf Sûresi. Ayel IW
Yusuf (aleyhisselâmhn kendi kıssasını vc kardeşleri ile geçen had^ beyan eden âyetlerde Allah şöyle buyuruyor:
“Kadın, gerçekten ona (Yusuf aleyhisselâma) nlyyellenmiş vf (Yusuf alcyhisselâm da) kadına ııiyyellcnmişti. Kgcr Yusuf, Rabbj|| burhanını (İlâhî ihtarı) görmemiş olsaydı, olacak olan olurdu. Ijitbıı ondan fenalığı ve fuhşu gidermek için böyle yaparız. Çunku ü, biaı ihlâslı kııllarımızdandır" (538).
Cenab-ı Hak Musa (alcyhisselâm) hakkında da şöyle buyurmujicr
“Musa, halkının meşgul bulunduğu bir zamanda şehire (Mısır'alp di de, orada birhirleriyle doğüşen iki adam buldu. Biri kendi tanfuıiı. nndan, diğeri de düşmanlarından. Taraftarlanndan olan adam,dıt;ıuı olan kimseye karşı, kendisinden (Musa’dan) yardım istedi, Bunuagg. rine Musa ona bir yumruk atıp onu öldürdü. Musa dedi ki; “-g| şeytanın işindendir. O, gerçekten şaşırtıcı açık bir düşmandır " (540,
Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) de şöyle dua buyurnıcv lardır:
—Ey Allah'ım, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla. Gizli olınl | ve aşikâre olarak yaptığım günahlardan beni af et (541).
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)\n buna benzer dualamanij Resûlullah’ın şefaatini beyan eden hadîs-i şerifte var id olduğu gibi, L-| yamet günü tüm peygamberlerin günahlarım mcvkıfta zik ret
Yine Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki;
—Benim kalbime perde çekilir de, bunun için Allah'tan bağışlıngu-1 mı talep ederim (542).
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'n\n rivayet ettiği hadîste Resûlulli | (sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor:
—Gerçekten ben, günde yetmiş kereden daha fazla Allah'a tevkii | istiğfar ederim (543).
Allahü Teâlâ Nuh (aleyhisselam) hakkında ise şöyle buyurmujiur
(53S) Sad Sûresi, .îyei: 25.
(540)Kasas Sûresi, âyeı. 15.
(541)İmam üııhari, Salıılı. I*). Kıulıu'ı l elıcmıd-ı Uah ‘de Ihn AhhasV î Xljn /«sV* hm. S;ılıı)ı (). Kıl.ıbıı'lMÛMirırîn. 20. ll.ıbıı’ıl Dııa lı S.ıl.ın'l I evli ve kıvanııhı. I'lîı M|S ' //.- Ihtı Ahhus (r .ı ) d.ııı 201 (771) No ile d.ılıa ıı/ım bir incini Hz l/ı(r..ı )ıl.ınijhrv(iı«> İmam Lbu Duvud, Sılncn Kıliibit's-Sal.il: Uabu Mıı Vııvlcflelııı bıtn's-S.ıl.ilıı mınedüuıi* | Hz. Alı (k.v.) den daha kısa bir incini, İmam Um Stâıe. Sünen 5 Kıiabu Ikamdıı-Sıl*'^ Hubu Ma Cae li'd-Üua Iza Kaanıc'r.Rceultl nıinc'I-Lcyli'de 1.355 No. ile Ihn Abbcsiu i" Tirmızl, Sünen. EbvabU'd-Daavai 3415 No. ile Ibn Abbu\ (r.a.) da.
(542-543) Tahrici yukarıda geyli.
Nuh dedi ki: '*— Ky Kahhim! liilmedKim >cyi, senden İslemekten sana sıkınırım. Kger heni ha^ı^lama/ ve hana ınerhamel elme/sen, hüsrana düşenlerden nlunım" (544).
Allahü Tcâia Nuh (alcyltı.sselâmja şöyle buyurmuş idi:
‘‘Nezarelimi? altında ve vahyimiz Rcreftince nemi yap. Hem o zulmedenler hakkında, a/ahın kendilerinden kaldırılması için, bana dua etme; çünkü onlar suda boğulacaklardır" (545).
İbrahim (alcylusselânı) lıakkmda da Allalı buyuruyor ki:
"\e O (Allah) ki, hesap cıınunde (>111011111010 hui^ışlanmaMnı kendisinden umarım" (546).
Musa (aleyhisselâmf&dn Cenab-ı Hak şöyle bahsediyor:
........Sonra ayılınca şöyle dedi: "Allah’ım! Seni tenzih ederim. (Dünyada seni görmeyi islemekten) tevbe ellim vc ben, mu'ıninlerin (buna inananların) ilkiyim." (547).
Allahu Tcfılfı Süleyman (ali‘yhİ5selâm)\n kıssasını şöyle beyan buyurmuştur:
“Gerçeklen biz Süleyman'ı imtihan etlik; (yaptığı bir hata yüzünden) biz onun saltanat lahtına (muvakkat bir zaman için) bir cin oturduk. Bir müddet (eski) mülk ve tahlına döndü" (548).
Daha bunlara benzer birçok âyetlerin zahirleriyle istidlal etliler.
Kaadı lyaz diyor ki, (peygamber hakkında küçük günahların caiz öldüğünü savunup, AllahU Teâlâ'nın):
"Öyle ki, (bu yüzden) Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlayıp üzerindeki nimetini, tamamlayacak..." âyet-i kerimesi ile delil getirmelerine gelince; bu âyetin anlamında mufessirler ihtilâf etmişlerdir.
Bazı bilginler diyorlar ki, bundan murad nübüvvetten önce ve nübüvvetten sonra olandır.
Bir kısım bilginler de şöyle diyorlar:
Âyetten murad şöyledir: Senden günahtan vâki olanı da olmayanı da ben biliyorum ki, o günah peygamberden afvolunmuştur.
Bazı bilginler i.se şöyle diyorlar:
Nübüvvetten önceki vâki olan günah bağışlanmıştır. Nübüvvetten sonra ise günah işlemekten masümdur, korımımıştur. Bünü Ahmed b. Nasr rivayet etmiştir.
|5‘U) Hud Sûresi, âyer 47. (545) lluıl Sûresi, .lyel, .17 (S4h) Şıuıu SmeM, ,i>cı R2 1547) A'ıat Sûtejı, âyel: 143. (548) Sad Sûresi. û>ci. 34.
Deniliyor ki. âyet-i kcrimeılcn nuırad, Peygamber (sallallaluıaletit,^ v<7/<vn;in ümmetidir.
Yine deniliyor ki, âyel-i kerîmeden nuırad, sehven, unulalarak vci(, V ilden vâki olan bağışlanmıştır, fiunu da Taheri rivayet cimişiir. kV şevri de bu görüşü kabul cimiştır.
Bazıları diyorlar ki; (Cıeymiş günahlarım) yani; baban Âdem hisselânıjm geymiş günahını vc ümmetinden geleceklerin günahlarınıbj. gışladım. Bunu İmam Ehu'l-Leys es-Semerkandi, rivayet etmiştir V{ es-Stılemi vc Ata'dan rivayet edilmiştir. Bu ve bunun gibi (geçen)âytı. İClin tevili gibi Allahü leâlâ’nm:
“... Bir dc kendi günahına vc mü’ınin erkeklerle mü'min kadınlıi] mağfiret dile.” âyet-i kerimesi tevil edilir.
Mckkı, burada l’eygambcr (sallallahu aleyhi vt> se//em)c olan hitap, ümmetine olan hitaptır diyor.
Deniliyor ki. Peygamber tsallallalıu aleyhi ve sellem):
"Kana >e .si/e nasıl muamele edileceğini bilmem.” (549) demesiken dişine emrolunduğu vakit, kâlirler bundan memnun kaldılar.
“Öyle ki, Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlayarak..," (550) âyet-i kerimesiyle bundan sonraki mü'minler için cennete girnıt Icri vadedilen âyci-i kerime nazil oldu.
Bu. Ibn Abba.s'm görüşüdür. Öyle ise âyet-i kerimeden murad.ejo senin günahın olsaydı bile o günahın bağışlanmıştır ve ondan soruıitlu tutulmazdın.
Bazı bilginler dc bağışlanmak burada, ayıplardan âri olmak demeli-tir, diyorlar;
Allahtı Tcâlâ’nın:
“Senden yükünü hafiriclip kaldırmadık mı? Öyle ki (o yuk) sırlını çalırdalıp bükmüştü.” âyet-i cclîlc ise; bunun tevilinde deniyor ki; gb nalımdan sana peygamberlik gelmezden evvel geçeni bağışladık demettir.
Bu, Ibn Zeyd vc Hasan’ın sözüdür. Katade’nin sözü dc bu anlamı gelir.
Bir kısım bilginler diyorlar ki. âyetin mânâsı şöyledir;
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem), peygamberlikten önce vesonta günahlardan korunmuştur. Eğer böyle olmamış olsaydı, sırtınaağırgf lirdi (çatırdatıp bükerdi). Bu mânâyı Semerkandî rivayet etti.
Bazı bilginler dc diyorlar ki:
l.sj‘1) İmimi l lm Cafer Mııhannıifıl h Crrınl'ı lahm'ııııı llamn ı lla\ri /İnmrıJn'U*'* ı-mgmı İmanı Sııyâıl Monalıil 7H'dı' k.ışdı-ınıisiır.