estambul tours ve islam savasları33
sizlere bugün güzel bilgielri yazan estambul tours diyorki sözler Ircırlar doğru olursa olsun, onları dinleyenler sözle-280-Yoksula yardımı dilenmeden yap. Sen onu el açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka ile, onun sadakadan daha değerli olan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
281-Yoksullarla otur, şükrünü artırırsın.
282-Yoksulluğunu gizle, yoksa itibarın sıfıra iner.
283-Yola düşmeden arkadaşı, eve girmeden de komşuyu sor.
284-Yüzünüze karşı yapılan şişirme övgüleri dinlemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onlar kalpleri kirletip ortalığa pis bir koku yayarlar.
285-Yumuşak ahlak soyluluk ve büyüklüktendir. Yumuşak huy-luluğun bitmez tükenmez kaynağı ol. Kimseye asla eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçlarım görür ve duyarsın.
286-Yumuşak konuş, sevilirsin.
287-Yüce kişinin aç kalınca, aşağılık kişinin karnı doyunca saldırısından korkun.
288-Yükseklik taslamak alçaltır, alçak gönüllülük yükseltir.
289-Zâlim kişinin üç alâmeti vardır:
a)- Günaha dalıp kendisinden üstün olana zulmeder.
b)- Kendinden alt olana, kendisi üst olduğu için zulmeder.
c)- Zulmeden bölüğe yardımcı olur, zulmeder.
290-Zarara düştüğünü açıklayan alçalmaya razı olur.
291-Zulüm; ayakların kaymasına, ni’metin yok olmasına, milletlerin helâkine sebep olur.
292-Zalime gelip çatan adalet günü, mazlumun uğradığı çevir ve cefa mihnetinden çetindir. Şiddet son dereceyi buldu mu ferahlık gelir çatar. Bela halkaları tam daraldı mı genişlik yüz gösterir.
293-Zaman bana karşı maske takındı, beni tanımazlıktan geldi, bilmedi ki ben güne saygılıyım ve talihsizliklerin en korkulusunu bile kolay şeymiş gibi karşılarım.
294-Zaman ibret aynasıdır.
295-Zaman kendine uymazsa, kendini zamana uyduranlar en akıllı kimselerdir.
296-Zaman uzasa, sonu gecikse bile sabreden mutlaka zafere ulaşır.
297-Zamanının bir kısmı maziye karıştı. Geride kalan günlerinin sayısı da belli değil, fırsat varken çalış.
298-Zamanın icaplarına uymayanlar, sürüden ayrılmış koyunlar gibi geri kalırlar.
299-Zayıflan ziyaret etmek alçakgönüllülüktendir.
300-Zenginlik gurbette bir vatan, fakirlik vatanda bir gurbet gibidir.
bikinilerin, O’nun varlığını idrakten öteye ulaşmasına ruhsat ve akılları zatını hayal etmekten engellemiş olan ALLAH’a Jolsun. Çünkü O’nun zatının benzeri ve şekli olması muhaldir.
^ (mukaddes) zatında bir değişiklik olmaz; kemâl (nitelikler) jjsayı bölünmesi gibi bölünme bulunmaz. Her şeyden ayrılmış-,jjıa mekân (mesafe) ayrılığıyla değil; her şeyde vardır, kanşım jjl; değil. Her şeyi bilir ama göz, kulak gibi bir organ vasıtasıyla ^O’nunla bildiği şey arasında, bir başkasının ilmi vasıta değil-^Eğer, var idi, denirse bu varlığının ezeli olduğu manasınadır.
(Jidir, denirse, yokluğu O’ndan nefyetmek anlammadır. O’ndan jri bir mabut seçip ibadet eden kimsenin sözünden çok çok yüce îDİnezzehtir O.
Cna mahlûkatından beğendiği ve kabulünü kendisine farz kıl-fşekilde hamt ediyoruz. ALLAJH’tan başka bir ilâhın olmadığı, iaitekve şeriksiz olduğuna şehadet ederim ve Muhammed’in de İD kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim. Bu iki şehadet, sözü «dür, ameli aşağı indirir (yani amel terazisinde ameli ağırlaşb-‘Bu iki şehadet hangi teraziden kaldırılırsa, o terazi (amel bakı-*ıian) hafif kalır. Bu iki şehadet hangi teraziye konulursa, o terazi ^olur. Bu iki şehadetle cennet elde edilir, cehennemden kurtul-^ve sırat köprüsünden geçmek mümkün olur. Bu iki şehadetle girersiniz ve Peygamber’e salavat getirmekle rahmete nail ^Duz. Öyleyse Peygamberinize çok salavat getirin; “Şüphe yok ve melekleri salavat getirir Peygamber’e, ey inananlar siz ^salavat getirin, tam teslim olarak da selam verin.’’(Abzab/56) insanlar, İslam’dan daha üstün bir şeref, takvadan daha gü-^*^eramet, şüpheli şeylerden çekinmekten daha sağlam bir kale, üstün bir şefaat, afiyetten daha güzel bir elbise, sağ-*" ^^-^runma, hoşnutluk ve kanaat gibi fakirliği
giderecek daha etkin bir servet yoktur. Yaşatacak kadar yiyecekle yetinen, rahatlığı sağlamış olur. Tamah, zorluğun anahtarıdır. İhtikâr (stokçuluk), meşakkat bineğidir. Haset, dinin afetidir. Aşırı istek, günaha düşmeye ve günaha düşmekse mahrumiyete sebep olur. Zulüm, helak olmaya sebep olur. Açgözlülük ve oburluk, bütün ayıpları içerir. Nice tamahlar vardır ki, boşa çıkar; nice arzular vardır ki, yalan olur; nice umutlar vardır ki, insanı mahrumiyete götürür ve nice ticaretler vardır ki, ziyanla son bulur. Akıbetini düşünmeden bir işe girişen kimse, felaketlerin rezaletine uğrar. Borç,®®^ mümin için kötü bir gerdanlıktır.
Ey insanlar, ilimden daha faydalı hazine, bilimden daha yararlı izzet, edepten daha yetkin soy, gazaptan daha dertli meşakkat, akıldan daha iyi güzellik, cehaletten daha kötü arkadaş, yalandan daha iğrenç kötü özellik, susmaktan daha koruyucu bekçi ve ölümden daha yakın bir gayb yoktur.
Ey insanlar, kendi ayıbına bakan, başkalarının ayıbıyla meşgul olmaz. ALLAH’ın verdiği rızka razı olan, halkın elinde olana (göz dikip) üzülmez. Zulüm kılıcını kınından sıyıran, onunla öldürülür. Kardeşine kuyu kazan, kazdığı kuyuya düşer. Başkalarının ayıbını açanın, ailesinin ayıbı açılır. Kendi sürçmesini unutan, başkalarının sürçmesini büyük görür. estambul tours Kendi fikrinden hoşlanan, sapar. Kendi aklını yeterli gören sürçer. Halka karşı kibirli olan, zelil olur. Halka karşı akılsızlık eden, sövülür. Âlimlerle oturup kalkan, saygı görür. Ayak takımından kimselerle oturup kalkan, küçümsenir. Gücünden fazla yük taşıyan, aciz
Ey insanlar, akıldan daha faydalı mal, cehaletten daha çetin fakirlik, iyi niyetlilikten daha yetkin vaiz, ileri görüşlülük gibi akıl, tefekkür gibi ibadet, istişare gibi güvenilir yardımcı, bencillikten daha korkunç yalnızlık, (günahtan) çekinmek gibi verâ, sabır ve susmak gibi de yumuşaklık yoktur.
Ey insanlar, insanda dilinin izhar ettiği on haslet vardır. Dil, kalpten haber veren bir tanıktır, hüküm veren hâkimdir, cevap veren sözcüdür, ihtiyacı karşılayan şefaatçi (vasıtadır), eşyaları tarif eden vasıfçıdır, iyi şeylere emreden komutandır, çirkin işten alıkoyan vaizdir, üzüntüleri yatıştıran teselli vericidir, kinleri gideren övücüdür ve kulakları eğlendiren eğlendiricidir. Ey insanlar, hikmetli söz söylemeyip susmakta hayır olmadığı gibi, cahilane konuşmakta da bir hayır yoktur.
882 Vafı kitabının nakline göre: “Günah."
* sanlar, bilin kl diline hâkim olmayan, pişman olur. Ilım f^,en, cahil kalır. Sabırlı olmayan, halim (yumuşak) olmaz.
vazgeçmeyen, akıllı olmaz; akıllı olmayan zayıf ve gevşek ,^^'lıfve gevşek olan saygı görmez. Takvalı olan kurtuluş bulur.
kazanan, o malı mükâfatı olmayan bir işte harcar, (kötülükten) vazgeçmeyen, kınanarak vazgeçer.
İjatlığmda ihsan etmeyen, zor durumda kaldığında mahrum ,,lır. Haksız yere izzet isteyen, zelil olur. Hakka karşı çıkan, za-Ldüşer. Fıkıh öğrenen, saygı görür. Tekebbür eden, aşağılanır. '^j,yapmayan, methedilmez.
jYİnsanlar, zilletle yaşamaktansa ölüm, zilletle toprağa kapan-^^’ansa derinin soyulması ve azap görmektense (kendini) muha-^etınek daha iyidir. Kabir, fakirlikten»®^ ve körlük de birçok ba-padaha hayırlıdır. Zaman iki gündür; bir gün yararınadır, diğer ,gün ise zararına; öyleyse sabırlı ol; çünkü her ikisiyle de imti-jölunmaktasm.
Ey insanlar, insanın vücudunda en şaşırtıcı şey kalptir; çünkü 51 hikmetin ve hem de hikmete aykırı olan şeylerin kaynağıdır.
^?an) ümitlendiği zaman, tamah onu zelil kılar; tamahı tahrik Ediğinde, aşırı istek onu helak eder. Ümitsizlik ona musallat ol-şında, üzüntü onu öldürür; gazaba maruz kaldığında, öfkesi ar-[ Hoşnut olduğunda kendisini (zararlı şeylerden) kollamayı unu-î,Korkulu bir durumla karşılaştığında, keder her tarafım kuşatır. Kendisini emniyet ve güvencede bulduğunda, düşmandan gaf-’eder. Yeni bir nimete ulaştığında, övünür. Bir mal elde ettiğinde, «sinlik onu isyana sürükler. Fakirliğe uğradığında, bela ve sıkıntı 11 meşgul eder. Bir musibetle karşılaştığında, tahammülsüzlük «rezil eder; sabırsızlık onu meşakkate düşürdüğünde, zaafa du-folur. Yemekte aşırı gittiğinde, rahat nefes alamayacak derecede «Öyleyse her tefrit ona zararlı olduğu gibi, her ifrat (aşın gitmek)
'ODU mahveder.