estambul tours ve islam savasları36
evet arkadaslar bugün isizlere en güzel bilgileri yazan estambul tours diyorki Ey insanlar, cimri olan, zelil olur. Bağışta bulunan, yücelir. Malı ^ûlan, malıyla övünür. Hilmi çok olan, şerefli olur. ALLAH’ın künhü hakkında düşünen, dinden çıkar. Bir şeyi çok yapan, onunla ^"ıır. Çok şaka yapan, küçülür. Çok gülen, heybetini kaybeder.yani insanın kendi geçimini sağlayacak miktarda mal varlığına sahip '’^'^iaması insanın fikrini meşgul edip ALLAH’a hakkınca ibadet etmesine engel için birçok hadiste kınanmıştır. Bu yüzden mümin ihtiras ve dünya sev-’sürekli olarak helâl yoldan kazanç elde etmeye
Edebi olmayanın, soyu bozulur. En iyi iş malım harcayarak şahsiyetini korumaktır. Cahille düşüp kalkan, akıllı değildir. Cahil bir kimseyle oturup kalkan, dedikoduya maruz kalmaya hazır olmalıdır. Ne zengin, malıyla ölümden kurtulabilir, ne de fakir fakirliğiyle.
Ey insanlar, şüphesiz, kalpleri kusur edenlerin tutumundan uzaklaştırmak için kalplerin tanıkları vardır. Öğütleri anlamak hususunda ferasetli (uyanık) olmak, nefsi hatadan çekinmeye sevk eder. Heva ve heves, bazen kalbe sızar; ama akıl, (heva ve hevesi) engelleyip alıkoyan Tecrübelerde yeni ilimler vardır. İbret almak, (insanı) hidayete sevk eder. Başkalarında görüp de sevmediğin özellikler, öğüt alman için sana yeter. Mümin kardeşinin senin üzerinde olan hakkı, senin onun boynundaki hakkın gibidir. Kendi görüşü ile yetinen, kendisini tehlikeye atmış olur.
Bir işe girişmeden tedbir almak, pişman olmayı önler. Çeşitli görüşleri araştıran, hataları tespit edebilir. Boş sözlerden çekinenin görüşü, bütün akıllara denk olur. Şehvetini sınırlayan, kadrini ve kıymetini korumuş olur. Kim dilini korursa, kavmi ona itimat eder ve isteğine ulaşır. Durum ve şartların değişmesiyle insanların gerçek mahiyeti ortaya çıkar. Zaman, gizli kalan gerçekleri senin için gün ışığına çıkarır. Karanlıklara dalan bir kimseye, çakan şimşeğin faydası olmaz. Hikmetle meşhur olan bir kimseye, vakar ve heybet gözüyle bakılır.
En güzel zenginlik, arzuları terk etmektir. Sabır, yoksulluğa karşı bir siperdir. Aşırı istek, fakirliğin alametidir. Cimrilik, miskinliğin elbisesidir. Dostluk, kazanılmış akrabalıktır. Cömert yoksul, katı yürekli zenginden daha iyidir. Öğüt, kabul eden kimse için bir sığınaktır. Gözünü serbest bırakanın, üzüntüsü çok olur. Ahlâkı kötü olanın, ailesi ondan bıkıp-usanır. Hedefine (mal ve makama) ulaşan, böbürlenir. Arzun, sana çok az doğru söyler (arzular genellikle aldatıcı ve yalan olur). Tevazu sana heybet elbisesini giydirir.
Güzel ahlâk, rızkın hâzineleridir. Hayâ elbisesini giyenin, ayıpları halka gizli kalır. Ölçülü konuşmaya çalış; çünkü ölçülü konuşanın, yükü hafifler. Nefsin olgunlaşması, ona muhalefet etmeğe bağlıdır. Zamanı tanıyan, (göçmek için) hazırlanmaktan gaflet etmez. Bilin ki, her yudum suda boğaza kaçıp boğulma ve her lokmada da boğaza tıkanıp kalma tehlikesi vardır. Bir nimet elden çıkmadıkça, başka bir nimet elde edilmez. Her canlının bir rızkı olduğu gibi, her tanenin de bir yiyeni vardır. Sen de ölümün yemeğisin.
yürüyen herkes, yerin altına Geceyle gündüz ömürleri tüketmek için adeta yarış
nankörlük alçaklıktır. Cahille arkadaş olmak, l^tur. Yumuşak konuşmak, büyüklüktendir. Hileden sa-
hile alçak kimselerin huyudur. Her arayan bulamaz; her çıkan, geri dönemez. Seninle soğuk olan (seni terk eden) ilgi gösterme. Nice uzak vardır ki, yakından da yakındır. 5nce yolculuk arkadaşını, evden önce de komşunu sor. Ken-
^plaiıı bildiğin için, kardeşinin ayıbını ört. Düşmanın sana ga-Leğibir gün için, arkadaşının yanlışlıklarını görmezlikten gel. ^vermeye güç yetiremediği bir kimseye buğz eden kişinin üzün-|0in, ruhu ise azap içerisinde olur. ALLAH’tan korkan, zulmetin çekinir. Hayrı şerden ayırt edemeyen, hayvan mesabesinde-yok etmek, bozgunculuktandır. Dünya musibeti, yarının ^yoksulluğu karşısında ne kadar da küçüktür! jjiitün anlaşmazlıklarınız kendi isyan ve günahlarınızdan kaypanır. Rahatlık zorluğa, sıkıntı da değişime ne kadar da yakın-fstArdında cennet olan kötülük, kötülük değildir; ardında ce-olan hayır da hayır değildir. Cennetten başka her nimet jjısizdir. Cehennem ateşinden başka her bela afiyettir. İnsan, ba-judüzeltmek istediğinde, büyük günahlar aşikâr olur. Ameli ha-İinak, amelin kendisinden daha zordur. Amel edenlere, niyeti pculuktan arındırmak, cihadın uzamasından daha çetindir.
Heyhat, eğer ALLAH korkusu olmasaydı, Arapların en kurnazı tiki. Gizlide ve açıkta ALLAH’tan sakınmaya, hoşnutlukta ve ap halinde hakkı söylemeye, zenginlikte ve fakirlikte orta halli «ya, dosta ve düşmana adaletle davranmaya, neşe ve yorgun-tlalinde amel etmeye, darlıkta ve genişlikte ALLAH’tan hoşnut 5aya çalışın. Sözü çok olanın, hatası çok olur; hatası çok olanın, *>aazolur; utancı az olanın, vera’sı azalır; vera’sı azalanın, kalbi kalbi ölen ise cehenneme girer.
tefekkür eden ibret alır; ibret alan, inzivaya çekilir; inzivaya çekise salim kalır. Heva ve hevesten vazgeçen hür olur. Kıskançlığı halkın yanında sevimli olur. Müminin izzeti, halka el aç-Jl^dadır. Kanaat, tükenmez bir maldır.(4) Ölümü fazla anan,
kâfirlerin bu dünyadaki rahatlıkları çabuk zevale uğrar ve ahiretteki zorluğa -^^ki sıkıntıları ise çok geçmeden ahiretteki ra-
dünyadan az bir miktara razı olur. Sözünün de amelinden olduğunu bilen kişinin, sözü azalır; ancak yararlı olan sözü söyler. Cezadan korkup günahtan sakınmayan, sevap dileyip tövbe etmeyen kimseye şaşarım doğrusu. Tefekkür nur, gaflet zulmet, cehalet ise sapıklık doğurur. Mutlu olan, başkalarından öğüt alan kimsedir. Edep, en iyi mirastır. Güzel ahlak, en iyi arkadaştır. Akrabalarla ilişkiyi kesmekte, bolluk ve bereket olmadığı gibi fısk-u fücurda da zenginlik olmaz.
Afiyet on kısımdır; dokuz kısmı, ALLAH’ın zikri dışında susmaktadır; bir kısmı ise akılsız kimselerle düşüp kalkmamaktadır. ilmin başı, yumuşaklık ve iyi davranmaktır; afeti, kabalık ve sertliktir. Musibetlere sabretmek, iman hazinelerindendir. İffetlilik fakirliğin ziynetidir; şükürde bulunmak da zenginliğin ziynetidir. Çok görüşmek, usandırıcıdır. Birisini denemeden itimat etmek, ihtiyata (ileri görüşlülüğe) aykırıdır. İnsanın kendisini beğenmesi, aklının az olduğunu gösterir. Günahkârı (ALLAH’m rahmetinden) ümitsiz etme; çünkü nice günahkâr kimseler vardır ki, akıbetleri hayırla son bulmuş ve nice iyi amel eden kimseler de vardır ki, sonunda bozgunculuğa başlayıp cehenneme yönelmişlerdir. Kulların hakkına tecavüz etmek, ahiret için ne de kötü bir azıktır. Amelini, ilmini, buğzunu, almasını, vazgeçmesini, susmasını, işini ve sözünü yalnız ALLAH rızası için halis yapan kimseye ne mutlu.
Müslüman, (günahlardan ve şüpheli şeylerden) sakınmadıkça Müslüman olamaz; zahit olmadıkça da (günah ve şüpheli şeylerden) sakınan olamaz; ileri görüşlü olmadıkça da zahit olamaz; akıllı olmadıkça da ileri görüşlü olamaz; akıllı kimse ise, ancak ALLAH’m emrini kavrayıp ahiret evi için amel eden kimsedir. ALLAH’m salat ve selamı Peygamber’e ve onun pak estambul tours Ehl-i Beyt’ine olsun. ('Ihhaful-Ukul kitabından
'azaba düşürme okunu yayma koymuş, yayını kurmuştur; ^jj. yerden oklamaya koyulmuştur. Demiştir ki Rabbim; g2gınlığa attın; ben de yeryüzünde Âdemoğullarma dünya bezeyeceğim, onların hepsini azdıracağım.®®^
*^'l3asözü bilmeden, doğru olmayan bir zanna kapılarak söyle-fakat soy-boy gayreti güden oğullar, taassup kardeşleri, ululuk ^|isizUk meydanında at koşturanlar, onun bu sözünü gerçekle-‘ (jir. Bâzınız itâatten baş çekip ona uydukça onun da size karşı Jln artmaya, hırsı coşmaya başlar; gizli olan iş, meydana çıkar; jlarşı kuvveti artar; ordusunu size sürer; sizi alçaklık ve helâk jjjrine sürükler, sizi candan eden yaralarınızın üstüne ayak basar. pnm mızraklarla oyar; bıçaklarla yaralar; boğazlarınızı keser, fjnlarmızı ezer; can alacak yerlerinizde yaralar açar; burunları-U\ıılannı takar; sizi, sizin için hazırlanmış ateşe sürüyüp geçer. Onun dîninizde açtığı yara, düşman saydığınız, ona karşı birbi-0İen yardım dilediğiniz, düşmanın açtığı yaradan çetindir; onun jiiediği ateş, düşmanın tutuşturduğu ateşten üstündür. Asıl bu ^ana saldırın; asıl bunu defetmeye uğraşın. Andolsun ki o, ata-akarşı övünmüştür; sizi, soyunuzu yermiştir; atlılarını size karşı iüştür; yayalarını, sizi yoldan alıkoymak için yürütmüştür. Or-si, her yandan size saldırmadadır; her yerde parmaklarınızın uçma vurmadadır; hiç bir düzenle karşı gelemezsiniz onlara; hiçbir mneyle defedemezsiniz onları.®®®
Horluk denizinin en derin yerindesiniz; daracık bir halkaya kıstı-îıı^ımz; ölüm alanmdasmız; belâ uğrağındasınız. Artık gönülleri-jdeld şu gizli taassup ateşini, bilgisizlik kinlerini söndürün; çünkü iman’ın gönlündeki bu ululanma, ancak şeytanın iğvâsındandır, ^ululanmasındandır, vesvesesindendir. Başlarınızı gönül alçak-; başlarınızdaki ululuk duygusunu ayaklarınızın altlarına
^■ sûrenin (A’raf) 11-18. âyetlerinde, Şeytan’ın emre uymadığı, “Ben, Âdem’den ıİ2İıa hayırlıyım; onu topraktan yarattın, beni ateşten!” dediği, ululandığı, lanete "Nığı, onun da, insanları doğru yoldan çıkarmak için pusu kuracağını insanla-tınçevrelerinden çıkıp çoğunu azdıracağını söylediği anlatılmaktadır, 38. sûrenin !% 71-85. âyetleri de aynı meâldedir. 26. sûrenin (Şuarâ) 94-95. âyetlerinde de ^isin ordusundan bahsedilmektedir. 18. sûrenin 50. âyetinde İblis’in cin taifesinden tasrîh edilmiştir.