estambul tours ve allah bilgileri22
en güzel bilgileri yazan estambul tours dediki onunla evlenmek istiyorum.” (573) sözünden fazla bir ^cy söylcmcmiş-ur. Davud (aleyhısselâm) zamanında insanlar arasında böyle bir teklifte bulunmak mubah idi (Ne var ki Allah, Davud laleyhısselâmhn bu arzusuna rıza göstermedi). Ve bunun için O’na sitem ederek âyet-ı kerimede beyan edildiği gibi O’nu uyardı. Dünya nimetiyle meşgul olmasını Davud (aleyhisselâm)a hoş görmedi. Bu le’vil Davud (aleyhisselâm) gibi bir peygambere yaraşır ve kendisine itimad edilir bir te’vildir (574).Bazı bilginler diyorlar ki: Bir adamın nişanlısı ile Davud (aleyhısse-lâm) nikâhlanmak arzusunda bulundu Bir rivayette, Davud laleyhisse-lâm)\n adamın şehid olmasını ve öKl ı ıcn sonra karısını nikâhlamasını kalben arzulamıştı, denir. Halbuki h, ı>eygambcr için bu mümkün mü?
Llnı'l-Lcys Scmcı kunılî söyle n;ıklı.aı.ı. Davud (.ı/e}7ıısst7âm)m levbe ettiği ve bağışlanmasını istediği günahı, iki hasımdan birine (davayı incelemeden) düşmanın sözüne bakarak davalıya zulüm isnad ettiğinden-dir.
Yine denilir ki: Bu, Davud (uleyhisselâm)\n kendisine verilen dünya ve dünya mülkünün genişliğinden bir belâ ve fitneye uğradığını sandığından ve kendisine gelecek gafletten korkıuğundandır. Rivayetlerde Davud (aleyhısselâm)a isnad edilen hususları nefycdenlerin görüşüne, Ahmedbin Nasr, Ebu Temmanı ve İlmî araştırmada bulunanlardan başkaları iştirak etmişlerdir. Dâvûdl diyor kı:
Davud (aleyhısselâm) ve Uriya’nın kıssasında tesbit edilen bir haber yoktur. Bir peygamberin bir Müslümanın öldürülmesini istemesi hiç sanılacak bir şey değildir. Rivayei edilir kı; Davud (aleyhisselâm) nezdin-de mahkemeleşen iki hasım, âyet-i kerîmenin zahirine göre, dişi koyun hakkında mahkemeleşen iki kişidir.
Yusuf (aleyhısselâm) ve kardeşlerinin kıssasına gelince: Bu kıssada Yusuf (aleyhisselâm)a sitem olduğu görünmüyor. Kardeşleri ise, onların da peygamberlikleri sabit olmamıştır ki, onların yaptıkları hakkında söz söylemek gereksin. Oğlu ve torunlarının Kur’ân-ı Kerîm'de peygamberlerle birlikte zikredilmesi, onların peygamberlerden olmalarına seraha-ten delâlet etmiyor.
Bazı müfessirler diyorlar ki, AllahU Teâlâ, burada peygamberlerin oğul ve torunlarından peygamber olanları murad buyurmuştur. Rivayet edilir ki, Yusuf (aleyhisselâm)m kardeşleri, Yusuf (aleyhisselâm)a o işi yaptıkları zaman küçük yaşta idiler. Bunun içindir ki, Yusuf (aleyhisselâm) ile Mısır’da bir araya geldiklerinde O’nu seçip tanıyamadılar. Babaları Yakup (aleyhisselâm)a: Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip
(573)İmam tbn Ehi Hâlem. Ihn Abha^ (ı a.) mevkuf ol.ırak Enes h .Mâlıt (r ,ı.) dan merfu oUıak nvayelı lahrıv elliğini İmam Suyûıi, Mcnalııl 79'da kaydclmi) ve »enedi "Vâbiddir" de-mıtiıt
(574)Ihn Mes ‘ud (r a ) kıvvayı Eın ubrum lelvıriiıde lahnv cılljını İmam Sıiyâıi(r h ) Menahıl 79'da kjydeiımyiır,
oynayalım." (575) demeleri de kendilerinin küçük yaşta olduklannaıj, lâlet ediyor. Eğer onlara peygamberlik verildi ise Allahü âlem, buh»^ seden sonra verilmiştir.
Allahü Teâlâ’nın, Yusuf aleyhisselâm hakkında, "— Kadın ten ona nfyyetlenmiş ve o da kadına niyyellenmişU. Ej^er Yusuf, nin burhanını (ilahi ihtarını) görmemiş olsaydı olacak olurdu.” (;*ı meâlindeki âyet-i kerimesi ise, birçok fukaha ve muhaddislcringöıt^ rine göre, içten niyyetlenen bir iş için insan muahafaza edilmez. o günah değildir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) RabbismJa (Kudsi hadîste) şöyle buyuruyor:
—Kulum, bir günahı işlemeye nlyyetlenip, onu işlemezse ou bir t. vap yazılır (577).
öyle ise kulun bir fenalığı işlemeyi niyyet etmesi masıyet dejild:
Fukaha ve kelâmcılarm görüşlerine göre, niyyet eden takarrürho; yani bir fenalığın yapılmasına kesinlikle karar verilmiş ise, bunijît etmeden dolayı günah kazanır. Nefsin niyyetlerden ve hatıra gelnt, den yapılmasına karar kılmadığı hususlar ise günah yazılmayan ve t olunan hususlardandır. Doğru olan da budur. İnşaallah Yuaf (aleyhisselâmiçten olan niyyeti de bu kabilden olur. Allahü Tealin âyet-i kerime ile buna işaret buyurmuştur:
"Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, gerçekieıb. tüiüğü şiddetle emreder" (578).
Veyahut Yusuf (aleyhisselâm)\n bu sözü tevazu bakımından olup,di önce tezkiye ve terbiye edildiği için nefsine olan muhalefeti itiraf ana içindir. Nasıl böyle söylenir ki, Ebu Halim, Ebu Ubeyde (radıytkk anh)deıı\, Yusuf (aleyhisselâm)\n kadına meyletmediğini, sözdelüfe ve tehir olduğunu rivayet etmiştir. Yani, kadın Yusuf (aleyhissdtf.i meyletti; fakat eğer Yusuf Rabbinin ihtarını görmemiş olsaydı,odıh dına meyledecekti. Allahü Teâlâ kadın hakkında buyuruyor ki:
"Hanım onlara şöyle dedi: "— İşte, kendisi hakkında beni ıışb mış olduğunuz adam budur. Yemin ederim ki, ben onun nefsİM^ laşmak istedim de o, iffet göstererek sakındı" (579).
(575)Yusuf Sûresi, ilycl: 12. (57(ı) Yusııl' Sûresi, âys'i: 2-1.
(577)hilalli Buharı, Satıih. 81. KiCabıl'r-Rıkak: 51. Uabu Men Hemmebi HastiKlınnbSı:» elin'de, İmam Müslim, Satıih. 1. KilabU'l-lyman. 59 Babım lıa Hemme'l-AbdubıHutnu» leblU ve iza Hemme bi Seyyielin Icm TeklUb'de 207 (131) No. ile Ibn /tfehar'dan .üisiûı Ap 203 (128), 204 (...) No.lu metinleri Hz Ehıt Hürtyrt (r.a.) dan lahrıç etmmir /mamrr*»» nen: Bbvahll ıcfsiri'l-Kıırfln ve Tefsiri Sureli'l-LM'ûm'dii .'075 No.lu mcım £hu
dan lahriç eımülir.
işle biz. ondan (Yusuf'tan) fenalıRı ve fuhşu gidermek İçin böyle yapanz. O, bizim ihlaslı kullanmızdandır" (S80).
“Yusuf’un bulunduğu evdeki kadın, Yusuf'un kendisine yaklaşmasını istedi ve bütün kapılan kapadı; “— Haydi Kel." dedi. Yusuf ise:
“— Allah’a sıjıtnmm. Do((rusu O (kocan) benim efendimdir, bana güzel bakmıştır. Gerçek budur ki, zalimler (zina yapanlar) kurtulmazlar.’’ dedi” (581).
"Rabbî’’ = Benim Rabbim, kelimesinin anlamı hakkında birkaç rivayet vardır;
O, Allah benim Rabbimdir,
O, (kralın veziri) benim efendimdir,
Kadına Yusuf (aleyhisselâm)ın meyletmesi hakkında da birkaç rivayet vardır;
Kadına meyletti. Yani; kadına öğüt verdi ve kendisinden uzaklaştırdı.
Kadına meyletti. Yani; Yusuf (aleyhisselöm) kadından kaçındığı için kadını keder ve teessüre garketti.
Kadına meyletti. Yani; kadına baktı.
Kadına meyletti. Yani; onu dövmeyi ve kendisinden uzaklaştırmayı kasdetti.
Bunlann hepsinin, Yusuf (aleyhisselâm)?k peygamberlik gelmezden önce olduğu rivayet edilir (Gerçek olan da budur). Bazı bilginler derler ki, kadınlar Yusuf (aleyhisselöm)a şehvetle meyletmekte devam ettiler. Ta ki, Allah ona peygamberlik verdi ve kendisine peygamberlik heybetini yerleştirdi. Yusuf (aleyhissetâm)ın peygamberlik heybeti kendisini görenleri, güzelliğini seyretmekten alakoydu.
Musa (aleyhısselâm)ın bir tokatla öldürdüğü şahıs ile olan kıssasına gelince: AllahU Teâlâ, (o kimsenin) Musa (aleyhisselâm)ın öldürdüğü adam. Firavun’un dininde bulunan bir kıptı idi. Bu konunun tümü hakkında varid olan âyetler bu hadisenin Musa (aleyhisselâm}a peygamberlik gelmezden önce olduğuna delâlet ediyor.
Katade diyor ki: Musa (aleyhisselöm), o adama âsâsı ile vurdu. Fakat onu öldürmeyi kasdeimedi. Buna göre Musa (aleyhisselâm)m o adama karşı yaptığı harekette masıyet yoktur. Musa (aleyhisselâm)\n: Bu
şeytanın işindendir." ve “Ey Rabbim! Doğrusu ben nefsime (onu öldürmekle) zulmettim. Artık günahımı bağışla." (582) sözü ise, Ibn Cü-beyr diyor ki: Musa (aleyhisselâm) böyle söyledi. (İ^ünkü emir gelmeyince hiçbir peygambere adam öldürmesi yaraşmaz.
Nakkaş ise şöyle diyor; Musa (aleyhisselâm), o adama, kendi 1^1, sinden olan birine zulmettiği için, zulmünü gidermek maksadıyla*^ muştur. Yoksa onu öldürmek kasdiylc vurmamıştır. Aynı zamandık hadise Musa (aleyhisselâm)a peygamberlik verilmeden önce olmu;;. Âyet-i kerimenin mânâsının iktiza ettiği de budur. Allahü Teâlây^ (aleyhisselâm)\n kıssasında şöyle buyurmuştur:
“Hani kız kardeşin, (denize atılmandan sonra seni takip edeıcir ravn'un sarayına) gidip (hiçbir meme kabul etmediğini duyuna)^ I du ki: “— Size, ona iyi bakacak birini buluvereyim mi?”. Boykttu,' tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun. Hem (sen çocukken) bir| (kıptı bir kâfir) öldürdün dc seni gamdan (kısastan) kurlardık.Stat.| şitli belâlarla imtihan ettik (S83).
Bu âyet-i kerimedeki “Fetennake”ye, sana belâdan sonra belâ vtrtû suretiyle imtihan ettik, mânâsı verilmiştir. Bu kıssadaki belâ ile,p ravun ile arasında geçen hususun murad edildiği rivayet edilir. Bıifr da, belâdan murad, Musa (aleyhisselâm)\n tabuta konup, Nil nebıj atılması ve (Firavn’un eline düşmesi) gibi belâlar olduğunu naklcdcc Ibn Cübeyr ve Mücahid başta olmak üzere bazı bilginler ise, fitac anlamının, ayırt etmek, temizlemek olduğunu savunurlar. Aıaplaıt nı ateşte eritip temizledikleri zaman “Fetentüzzebehe rınnari"(kı:'f İşte bu deyimden alınarak âyet-i kerimedeki “Fetennake’’yebö)ito nâ vermişlerdir. Fitnenin asıl mânâsı imtihan etmek ve içindekiniiy lamaktır. Dinde ise fitne kelimesi günah olan şeye iletecek hususlri kullanılır. Sahihi Buharfde rivayet edilen, “Azrail, Musa alrşkisö ma in.san suretinde geldi. Musa aleyhis.selâm bir yumruk vunınkpzı nü çıkardı.” (584) hadîsin ifade ettiği de aynıdır. Bu hadîsttMâ (aleyhisselâm)m bir şeye tecavüz ettiğine dair hüküm vermeyehiçbiıt yoktur. Kendisine vacib olmayan bir işi işlediğine de delil yoktur.Ç» kü, bu açık seçik ve yapılması câiz olan bir iştir. Zira MusaPcIrjte lâm) kendisini öldürmek için gelen kimseye karşı kendini müdafaac. Azrail ona Ademoğlu suretinde geldiği için onun Azrail (o/eyAissfi;' olduğunu bilmesi imkânına .sahip değildi. Kendi nefsini öyle bira» faada bulundu ki, Azrail’in, kendisine göründüğü suretin gözdnûad^ masıyla sonuçlandı. Bu, Allah’ın Musa (aleyhisselâm)] imtihanetnıts. Vakta ki, Azrail olup ruhunu kabzetmek için gönderdiğini bildirdi.Ms (aleyhisselâm) hemen Ona teslim oldu. Mutekaddimin ve muteahhirai masının bu hadîs hakkında birçok cevapları vardır. BenimnezdimiJ
(583)Tâ-Hâ Sûremi, âyet; JO.
(584)İmam Buharı S.ılıih. 23. Kilabll’l-Ccnai?; 69 Uabu Men Ehabbe'd Mk 1ÎV« 1 MııkadUcsc" ılc. İmam Mılsllm. Sahili. 43 Kilabifl radailc 42. U.abunMmFadailıUibI*| lahu aleyhi ve sellem)c de 157.
cevapların en iyi ve kuvvetlisi budur. Bu hocamız İmam Ebu Abdullah el-Ma‘zerrn\n tevilidir.
Daha önce, !bn Âişe\ç (mUtekaddimin ulemasından) başkası, hadîsi; “Musa aleyhis.selâm, Azrail’i sözle maglOp elli ve Onun delilini çüriillü’’ şeklinde tevil etmişlerdir ki, bu söz böyle konularda kullanılır ve lügatta da bilinir.
SÜLEYMAN (ALEYHİSSELAM)W KISSASINA VE MÜFF^SİRLERIN BU KISSADA O’NUN GÜNAHINDAN
BAHSETMELERİ HUSUSU
Allahü Teâlâ’nın:
“Biz Süleyman'a filnc verdik.” sözüne gelince:
Biz onu imtihan ettik, demektir. Allah’ın onu imtihan etmesi peygamber (a/eyhisselâmjöan rivayet edilen şu hususta görülür. Peygamber (aleyhisselârn) buyuruyor:
—Süleyman aleyhisselârn, “Ben bu gece mutlaka yüz veya doksan-dokuz kadın ile cinsî münasebetle bulunurum ki, her biri Allah yolunda savaşacak bir asker doğurur’’. Muhatabı “İnşallah de’’ der, fakat Süleyman aleyhisselârn inşallah demez. Kadınlardan ancak biri hamile kalır. O da yarım adam (şeklinde sakat) bir çocuk dünyaya getirir.
Peygamber (aleyhisselârn} buyurur ki:
—Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, eğer Süleyman (aleyhisselârn) inşallah demiş olsaydı, (kadınların hepsi erkek çocuğu doğurup onlar da) Allah yolunda .savaşırlardı’’ (585).
Tevil ehli der ki: Yarım adam, Süleyman (aleyhisselâm)m çocuğu Medine’de arz olunduğu zaman kürsüsü üzerine konan ceseddir. Bu durum ise, Süleyman (aleyhisselâm)a verilen azap ve belâsıdır. Bazıları, doğan çocuğun ölüp, ölü olarak tahtı üzerine atıldığını da rivayet ederler. Bir kısım bilginler ise, Süleyman (aleyhisselâm)\n günahının bunları istemesi ve bunlara karşı haris davranmasından ibaret olduğunu ileri sürerler. Bir kısmı da, Süleyman (aleyhisselârn) kendisini kaplayan hırs ve istekten dolayı inşallah demedi diyor. Süleyman (aleyhisselâm)a verilen azabın, mülkünün alınmasından ibaret olduğunu söyleyenler de vardır. (Mülkünün elinden alınmasına sebeb olan) günahı ise, mahkemenin, karısının akrabası lehine ve haşininin aleyhine neticelenmesini kalben istemesidir.
Bir kısım bilginler ise, Süleyman (aleyhisselâm)\n, karılarından bazısının işlediği günahlardan dolayı muahaze olunduğunu rivayet ederler. Tarihçilerin, şeytanın Süleyman (aleyhisselâm)m suretine girip devlet tah-